28 Aralık 2007 Cuma

Trabzon'da Mevlana Günleri







Fotoğraflar Kaynak: www.trabzon.gov.tr
M।NİHAT MALKOÇ

Mevlana Celaleddin Rumî Hazretleri sadece Türkiye’de değil, dünya ölçeğinde de tanınan ve sevilen bir mutasavvıftır. O, bundan 800 sene evvel dünyamıza bir ışık niyetine doğmuştur. Onun sekiz yüzüncü doğum yıldönümünü kutluyoruz bu yıl… Bunun içindir ki UNESCO adlı dünya kültür kuruluşu bu seneyi “Mevlana Yılı” olarak ilan etti.

Bilindiği gibi dünya kültürlerinin en büyük teşkilatı olan UNESCO, dünya çapındaki değerleri ele alıyor, onlara seneler tertip ediyor, içte ve dışta hakkıyla tanınmalarını sağlıyor. Mevlana’nın ölümünün 700. yılı 1973 senesine rastlamıştı. O zaman da söz konusu kültür kurumu 1973’ü “Mevlana Yılı” olarak ilan etmişti. Bu yılla birlikte dünya çapında iki büyük Mevlana yılını idrak etmiş bulunuyoruz. Bu, Mevlana’nın evrenselliğinin, fikirlerinin dünyayı kuşattığının delilidir. Mevlana, inancıyla ve çağları kuşatan evrensel mesajıyla kıtaları aşıyor.

Bu yıl Mevlana’yla ilgili Türkiye’de ve yurtdışında yüzlerce panel ve konferans yapıldı; sergi açıldı. Dünya bir kez daha Mevlana’yı ve onun evrensel fikirlerini tanıma ve anlama imkânı buldu. Bu aynı zamanda milyon dolarlarla yapılamayacak bir Türkiye reklâmını beraberinde getirdi. Anlaşılan o ki Mevlana yaşarken de, öldükten sonra da bize ve kültürümüze hizmet etmeye devam ediyor. Bu büyük mutasavvıf ve Allah dostu, ülke sınırlarını aşıyor. Hastalıklı ve bunalımlı dünya bu Hak âşığını bir kurtuluş ve derman olarak model alacağı günleri iple çekiyor. Avrupa ve dünya ancak bu manevi atmosferle kurtulabilir.

Bu yıl başta İstanbul ve Konya olmak üzere, Türkiye’de hemen her şehirde Mevlana’yla alâkalı aydınlatıcı programlar düzenleniyor. Kültür ve sanata kayıtsız kalmayan şehirlerin başında gelen Trabzon’da da Mevlana’yla ilgili bir dizi faaliyet gerçekleştirildi. Trabzon Valiliği tarafından hazırlanan “Mevlana Günleri” ilk gün etkinlikleri yoğun bir katılımla gerçekleştirildi. Trabzon Lisesi’ndeki programa, Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafiz Özak, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Trabzon Valisi Nuri Okutan, Trabzon Belediye Başkanı Volkan Canalioğlu, bilim adamları, yazarlar ve çok sayıda davetli katıldı.

Mevlana, Türkiye genelinde bir yıldan beri enine boyuna anlatılıyordu. Bu büyük Allah dostuyla ilgili şiirler, tiyatrolar, hikâyeler ve romanlar yazılıyor; paneller, konferanslar yapılıyordu. Bu çalışmaların 2007 senesine ait olanlarının sonuncusu, bir kültür ve sanat şehri olan Trabzon’da gerçekleştirildi. Tabir caizse Trabzon üç gün boyunca Mevlana düşüncesiyle yattı kalktı. Şehrin en geniş ve kalabalık caddelerine renkli ve ışıklı Mevlana figürleri asıldı. Bu büyük düşünürle ilgili Trabzon Valiliği “Mevlana’nın Mesnevisi’nden Seçmeler” adlı bir derleme çalışması yapıp Mevlana Günlerini takip etmek için gelenlere ücretsiz dağıttı.

Türkiye’nin en köklü eğitim kurumlarından biri olan Trabzon Lisesi’nde, Mehmet Ali Yılmaz Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen Mevlana Günleri’nin açılışını Trabzon Valisi Nuri Okutan yaptı. Okutan konuşmasında Mevlana’nın öğreticiliğine değindi. Onun ardından söz alan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay bu büyük Hak ve halk düşünürünün evrenselliğine değindi. Sayın Bakanın metne bağımlı olmadan, irticalen yaptığı anlamlı konuşmayı çok beğendim; bakanın hatipliğine hayran kaldım. Mevlana’nın torunu olan Esin Çelebi Bayru da konuşmasında katılımcılara Hz. Mevlana felsefesini anlattı. Bayru, “Mevlana’mız bize gerçeği, güzeli anlatıyor. Bunları bir hayat görüşü olarak benimsersek kendi kendimizle barışırız. Sonra bu barışı tüm dünyaya yayabiliriz” ifadelerini kullandı.

Programda Hz। Mevlana’nın hayatının ve felsefesinin anlatıldığı sinevizyon gösterisi gerçekleştirildi. Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç, “Dünya Mevlana’yı Bekliyor” konulu konferansını verdi. Atlas Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Özcan Yüksek’in fotoğraflarından oluşan “Belh’ten Konya’ya” isimli sergi açılışı gerçekleştirildi. Mevlana’yı Anlamak ve Yazmak” adlı panel yapıldı. Trabzon’daki Mevlana Günleri kapsamında ney dinletisi ve sema gösterileri izleyiciler tarafından ilgiyle takip edildi. Trabzon üç gün boyunca Mevlana’nın feyiz ve bereketinden istifade etti. Bu etkinlikte emeği geçenlere teşekkür ediyoruz.






22 Aralık 2007 Cumartesi

Efsaneleşen Matematik Öğretmeni Veysel İpek İle Eğitim ve Öğretmenlik Üzerine Röportaj…



Efsaneleşen Matematik Öğretmeni Veysel İpek İle Eğitim ve Öğretmenlik Üzerine Röportaj…

¨ Eğitim ve öğretiminizi hangi lisede tamamladanız?
Bizim zamanımızda öğretmen liseleri vardı. O zamanın en önemli okulu öğretmen liseleriydi. Ben de eğitim ve öğretimimi bu liselerde tamamlamak istedim. Kazanarak, yatılı olarak Balıkesir’e Necati Bey Öğretmen Lisesi’ne gittim. Eğitimimi orada başarıyla tamamladım sonra üniversite için buraya, Trabzon’a geri döndüm. Üniversite’de lisansımı burada yaptım.

¨ Küçük yaşta hangi mesleği seçmek istiyordunuz? Niçin?

Küçük yaşta öğretmenlik mesleğine özeniyordum çünkü o zamanlar öğretmenlik çok önemli bir meslekti. Öğretmenlik, tüm mesleklerin anası sayılırdı. O zamanlar ordu kadar milli eğitime de çok önem veriliyordu. Öğretmene saygı ve sevgi çok büyük derecede mevcuttu. İnsanlar öğretmenlere karşı çok saygılılardı. Hatta her meslek öğretmenliğe bağlıydı. Öğretmenlik ve öğretmen olmadan hiçbir meslek düşünülemezdi. Bunu daha iyi anlaman için sana geçmişten şu örnekleri vereyim: Mustafa Kemal, Behçet Bey’e diyor ki: “Beni ve kişiliğimi anlatan bir şiir yaz. Bunun üzerine Behçet Bey’de uzun bir uğraştan sonra bir şiir yazar ve getirir. Mustafa Kemal şiiri okur ve ‘‘Beğenmedim Behçet, der. Benim asıl kişiliğim öğretmenliktir. Bu şiirde benim öğretmenliğimden hiç bahsetmemişsin .’’ Bir başka örnek de şudur: Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethetmiş. İstanbul’a gelirken halk ellerinde çiçeklerle Fatih Sultan Mehmet’i beklemekteymiş. Halk Fatih Sultan Mehmet’in hocasını görünce Fatih Sultan Mehmet sanıp çiçekleri ona doğru uzatmışlar. Bunun üzerine hocası ‘‘Ben Fatih Sultan Mehmet değilim, çiçekleri bana değil ona sununuz’’ der. Bu sefer halk çiçekleri Fatih Sultan Mehmet’e uzatır. Fatih Sultan Mehmet kendisine çevrilen çiçeklere bakıp ‘‘Evet ben Fatih Sultan Mehmet ‘im ama benim hocam odur. Çiçekleri lütfen bana değil ona uzatınız’’ der. İşte bu örneklerden yola çıkarak öğretmenliğin önemini umarım anlatmışımdır.

¨ Peki aileniz hangi mesleği seçmenizi istiyordu?

Rahmetli babam da benim öğretmen olmamı istiyordu. Çünkü o da o zamanlar öğretmenliğe ne kadar önem verildiğini biliyor benim de bir öğretmen olmamı istiyordu. Şimdiki gençlik bunun pek farkında değil, fakat öğretmenlik çok kutsal bir meslek. Ben çocuklarıma hep ‘öğretmen olabilirsiniz’ diye tekliflerde bulundum fakat onlar bana ‘‘Baba sen öğretmenlik mesleğini yaparken çok zorluklara katlandın. Bizi affet ama biz senin gibi bu zorluklara katlanamayacağımızdan bu mesleği seçemeyiz’’ dediler. Öğretmenlik mesleği evet zor bir meslek ama dünyadaki en kutsal meslektir. Hatta ben bu mesleği sana da öneriyorum sevgili kızım. Sen neden öğretmen olmayasın ki?

¨ Lise yıllarında matematiğiniz nasıldı?

Matematik dersinde oldukça başarılıydım. Her şeyden önemlisi de matematik dersini seviyordum ve derse karşı oldukça ilgiliydim. Hatta arkadaşlarıma hep yardımcı olur, teneffüs aralarında onlarla matematik çalışırdım. Onlara bir öğretmenden daha fazla yararlı olurdum, çünkü bir arkadaş bir konuyu anlatırken öğretmenden daha sıcak anlatır. Bireysel olarak ilgilenebilir. Aslında onlarla matematik çalışmam benim için de çok faydalı olurdu, çünkü onlara anlattıkça bilgilerim pekişir konuyu daha da iyi anlamış olurum.


¨ Matematik öğretmeni olmanızın en önemli nedeni nedir?

Öğretmenliği çok sevmem matematik öğretmeni olmamım nedeni. Çünkü öğretmenliği sevmek insanı, ulusu, bayrağı, cumhuriyeti sevmek demektir. En çok da matematik dersinde başarılı olduğum için matematik öğretmeni olmaya karar verdim.

¨ Öğrenci ve öğretmenlik yıllarında matematik dersine dair unutamadığınız bir anınızı benimle paylaşır mısınız?

Tabii ki çok anım var ama en güzelini seçmeye çalışıyorum. Öğrenciyken; hocalarım
matematik dersim çok iyi olduğu için resmi evrakları bakanlığa benimle göndermişlerdi. Bakanlıktakiler buna çok şaşırmışlardı. “Bunlar çok önemli evraklar bunları seninle nasıl yollayabildiler” demişlerdi. Tabiî ki öğretmenlerimin bana bu kadar güvenmeleri beni çok mutlu etmişti. Öğretmenken; bir sene Trabzon Lisesi’nde öğrencileri matematik dersinden geçirmek için sınav yapıyorduk. Bu çocuklar 3–4 hatta 6 senedir bu sınavı geçemeyen çocuklardı. Arkadaşlarım bana “Kolay bir sınav yap da hepsi geçebilsin” demişlerdi. Ben de çok kolay bir sınav hazırladım ve öğrencileri sınav yaptım. Baktım ki hiçbir soruyu cevaplayamıyorlar. Ee ne yapacağız? O çocukları bir şekilde bu sınavdan geçirmem gerekiyordu. Ben de başladım cevapları seslice söylemeye, onlar da bir yandan yazıyorlar tabii. Sonra bir baktım ki söylediğim matematiksel terimlerin çoğunu yazı ile yazmışlar. Baktım ki baş edemiyorum başladım soruların cevaplarını tahtaya yazmaya ve de dedim ki bunları aynen kâğıda yazın. O zamanlar yetkili olan müdür geldi ve benim bu yaptığımı gördü. Bana “Ne yapıyorsun?” diye sordu. Ben de yaptığımı gerekçesiyle açıkladım. Hiçbir şey söylemeden gitti. Benim yaptığım suçtu ama o hiçbir şey yapmadı.

¨ Trabzon Lisesi’nden başka hangi liselerde görev yaptınız?

Samsun Terme Lisesi’nde idareci olarak görev yaptım ama çok az, sadece bir yıl kadar, sonra hemen Trabzon Lisesi’ne döndüm.

¨ Trabzon Lisesi öğrencilerinin matematik dersine bakışları nasıldı?

Hepsi çok zekiydiler. Onların karşısında hata yapmak mümkün değildi. Çünkü yaptığım hatayı hepsi fark edebilecek zekâya sahiptiler. Matematik dersini de ayrıca seviyorlardı. Aslında benim onlara öğrettiğim kadar onlar da bana birtakım şeyler öğrettiler. Hepsi saygılı çocuklardı. Şimdi oldukça yüksek ve güzel mesleklere sahipler ama bana karşı saygılarını hiç yitirmediler.

¨ Trabzon Lisesi’nde okumanın ayrıcalıları sizce nelerdir?

Trabzon Lisesi öyle bir lise ki burada öğrenci olup gidersiniz ama tekrar öğretmen olup geri dönersiniz. Burası tarihî bir lisedir. Öz geçmişi, belli bir kültürü ile vazgeçilmez bir okul. Ayrıca burası bir fakülteyi meydana getirmesiyle de çok önemli bir okuldur. Biliyorsunuz ki bu okul savaş dönemince hiçbir öğrenci mezun edememiştir. Ayrıca Trabzon Lisesi insanda bağımlılık yapıyor. Bakınız ben hâlâ gidip geliyorum buraya. Tabii bu lisenin öğrencileri de kendisi gibi mükemmel olmalı ki zaten öyle…
¨ Matematik dersini öğrencilerinize sevdirmek için neler yapardınız?

Bunu sana Horosaman’ın şu sözleriyle açıklayayım: “Dersi öğrenciye sevdirmeyen bir öğretmen soğuk demiri dövüyor demektir.” Öğretmen sevgiyle çocuğa yaklaşacak dersi sevip, sevdirecek. Sınıfta dengeyi zayıf öğrenciye göre ayarlayacak. Böylece zayıf öğrencinin güvenini yerine getirecek ve moralini hep ayakta tutacak. Ayrıca sınavlarda her öğrencinin yapabileceği şekilde sorular soracak. Öğretmen bir arkadaş gibi çocuklara yaklaşacak. Sadece öğretmen değil, çocuklar da plan hazırlayıp ona uyacak. Tabii veliler de çocuklarına sahip çıkacak, onlara güvenecek. Her şeyi ile ilgilenecek. Sabahları çocuğundan erken kalkıp kahvaltısını hazırlayacak ve onu okula yollayacak. Gitmeden önce yanağına bir buse kondurup ona sevgisini gösterecek.

¨ Öğrencilerinizden hiç eleştiri aldınız mı?

Çok aldım tabii. Hatta bunları öğrenmek için onlara kâğıt kalem çıkarttırıp adlarını yazdırmadan benim hakkımdaki düşüncelerini yazdırırdım. Sonra onları toplar, eve gidince okurdum. Fakat içinde yazılanlara hiçbir zaman alınmazdım. Onların isteklerini güzelce kavrar, sonra da kendimi onların isteklerine gör değiştirirdim. Ama bu yöntem gerçekten de iyi olurdu. Bu sayede öğrencilerimle daha yakın olurdum. Öğretmen ya da başka bir şey olsun her insanın hataları vardır. Bunları görmek lazım.

¨ Günümüz çocukları sizce niçin matematik dersinden korkuyor?

Daha küçük yaştan beri çocuklar matematikten soğutulur. Büyükler hep çocuğun zekiliğini anlamak için matematik soruları sorar. Çocuklar kendilerini bunun sonucu olarak baskı altında hisseder ve sürekli matematikten korkar. Çocuğun zekiliğini matematik sorusu ile anlayamazsınız. Ben gözlerinden anlarım bir çocuğun zekiliğini. Öğretmen de bu konuda önemli tabii. Arkadaş gibi yaklaşacak çocuğa, ürkütmeyecek. İyi bir matematik öğretmeni çocuğa matematik dersini sevdirmeyi bilecek. Çünkü matematik evet zordur ama bir onu yapmayı başarırsanız bir daha bırakamayacağınız bir derstir. Çok zevklidir aslında. İşte bu yüzden de büyüklerimiz ve öğretmenlerimiz matematiğin zevkli tarafını öğrencilere göstermelidirler. Aksi takdirde çocuklarımız kendine güvenmeyen bireyler haline gelirler

¨ Matematik dersinde başarılı olmanın sırrı nedir?

Her şeyden önce öğrenci bir günlük çalışma planı yapacak ve her gün ona uyacak. Yarın matematik dersi olsun ya da olmasın matematik dersine çalışmak için belirli bir zaman ayıracak. Okulda ve kursta işledikleri matematik dersini evde mutlaka gözden geçirecek ve tekrar edecek. Öğrencinin çalışma yeri(odası) sakin ve sessiz olacak. Odada öğrencinin dikkatini dağıtacak herhangi bir eşya bulunmayacak. Odasında caddeye bakan pencere çalışma masasının önünde olmayacak. Çünkü masası caddeye bakarsa öğrencinin dikkati dağılır. Ayrıca çocuğun odasında bir kütüphane mutlaka olacak. Öğrenci nasıl rahat ediyorsa öyle ders çalışmalı. Önemli olan öğrencinin dikkatinin dağılmaması. Bazı öğrenciler müzik dinlerken daha iyi ders çalıştıklarını iddia ederler. Fakat onlar anlamazlar ama dikkatleri böylece hep müziktedir. Hatta bazen yazı yazarken defterlerine şarkı sözlerini yazdıkları bile olur. Bu yüzden ders çalışırken en ideal ortam sesiz ve sakin bir odadır.

¨ Sizce insanlar başarılı oldukları mesleği mi seçmeliler, yoksa sevdikleri mesleği başarabilmek için mi uğraşmalılar?

Bence insanlar sevdikleri meslekte uzmanlaşmalılar. Çünkü sevilmeyen meslek başarısızlık getirir. İnsan o mesleği yaptığı için hep mutsuz olur. İnsanların mesleklerinde başarılı olmaları mutluluklarına bağlıdır. İşini seven bir insan her sabah neşe ile uyanır. İşine mutlulukla gider ve etrafına hep pozitif ışık saçar. Ama işini sevmeyen insan sabahları uykusundan kötü bir kâbus görmüş gibi bin bir çileyle uyanır, her zaman somurtur. İnsanın sevdiği iş belki zordur ama o zorluğu aşmak bile ona mutluluk verir.

¨ Bir zamanlar öğretmeni olduğunuz öğrencileriniz şimdi bu okulda müdür ya da öğretmen olarak görev yapmaktadırlar. Bu sizin için nasıl bir duygu?

Öncelikle kızım, öğretmen öğrencisini kıskanmaz daima onun başarılı olmasından onur ve gurur duyar. Öğretmen yetiştirdiği neslin kendisi ile üstünlüğünü kabullenmezse kendisi çağ dışı kalmış demektir. Mutluyum çünkü onların başarılarıyla hep övünüyorum. Onlar sahip oldukları her şeyi fazlasıyla hak ediyorlar.

¨ Unutulmamak, hâlâ burada olup yeni öğrencilerden biri ile röportaj yapmak siz de ne gibi duygular uyandırıyor?

Unutulmamak, sürekli yılmadan, usanmadan, bıkmadan çalışmak; okulu, öğrencileri sevmek öğretmenin kendisini sevmesidir. Bu yetenekli genç çocuklar yuvadan uçtuktan sonra bir güneş gibi parlayacak, ışık saçacaktır. Öğretmenler bir kandile benzer yavrucuğum; kendisi yanar ama etrafına ışık saçar, tükenir gider.

¨ Her şey için teşekkürler. Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Kızım ben öğrencilere bu röportaj ile mesaj vermek istiyorum. Başarılı olmak, başarısız olmak öğrencinin elindedir. Her ikisinin de anahtarı kişinin kendisidir. Çok çalışınız, Atatürk’ün emrini yerine getiriniz. Atatürk de çok çalışmanızı istiyor zaten. Çok çalışıp bilgi çağını yakalayınız yavrularım…

Röportaj: Havva Uzun(Trabzon Lisesi/Anadolu Öğrencisi)

Röportaj Koordinatör Öğretmeni: M.Nihat MALKOÇ

12 Aralık 2007 Çarşamba

Felsefeci ve Şair Kenan Sarıalioğlu’yla Başbaşa

M.NİHAT MALKOÇ

Trabzon Lisesi kültür, sanat ve edebiyat alanındaki faaliyetleriyle tanınan tarihî bir eğitim ve öğretim kurumudur. Bu okulda hemen her gün bir etkinlik gerçekleştirilir. Bu köklü eğitim yuvasında sosyal faaliyetlere müsait bir altyapı mevcuttur. Okulun çok geniş ve modern bir salonu bulunmaktadır. Bu salonu sadece okul değil, Trabzon’da etkinlik gerçekleştiren pek çok kurum kullanır. Burası daima Trabzon kültürüne, sanatına hizmet eder.

Bu çerçevede geçen hafta, 11 Aralık 2007 Salı günü, tarihî Trabzon Lisesi’nin, felsefeci ve şair kimliklerini birleştiren bir kültür adamı konuğu vardı. Trabzonlu felsefeci ve şair Kenan Sarıalioğlu Trabzon Lisesi Felsefe Kulübü’nün konuğu olarak Trabzon Lisesi’nde bir söyleşi gerçekleştirdi. Sarıalioğlu, salonu tıka basa dolduran öğrencilerle samimi bir söyleşi yaptı. Öğrenciler söyleşiye hazırlıklıydı. Zira söyleşiye geçmeden evvel Kenan Sarıalioğlu’nun şiirleri öğrenciler tarafından seslendirildi. Bu durum Sarıalioğlu’nu fazlasıyla mutlu etti. Yazdığı şiirleri öğrencilerin sesinden dinleyerek eski günlere yol aldı.

Kenan Sarıalioğlu, Trabzonlu bir duygu adamıdır. Mütevazı hayatını doğup büyüdüğü bu şehirde devam ettirmektedir. 1946’da Trabzon’da doğmuştur. İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümünü bitirmiştir. Halen Serander Yayınevi’nin Genel Yayın Yönetmenliği yapmaktadır. Evli ve üç çocuk babasıdır. İlk şiiri Yeditepe’de yayınlanan Kenan Sarıalioğlu’nun şiir, deneme ve çevirileri çeşitli dergilerde yayınlandı. Yayınlanmış kitaplarından bazıları şunlardır: “Metafizik ve Gülümseme, Ayna Rubaileri, Issız İnsan Ormanında, Materyalizm ve Ahlak, Bir Çöl Rüzgârı Ömrümüz (Hayyam’dan çeviri), Sabahın Gizeminde, Doğanlar (Nietzche’den çeviri), Doğmuş Olmanın Sakıncası (Cioran’dan çeviri), Közdeyişler (Chamfort’tan çeviri), Ateş ve İpek (Sadi’den çeviri), Gülışığı (Hafız’dan gazeller)…”

Kenan Sarıalioğlu’nun Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığı Serander Yayınları Trabzon’a yönelik önemli eserler yayınlamaktadır. Bugüne kadar pek çok eser yayınlayan bu yayınevi içerik ve şekil açısından kaliteden ödün vermemektedir. Bu yayınevi daha çok Trabzon ve Doğu Karadeniz kültürünü ön plana çıkarma gayreti içerisindedir. Yayınladıkları eserler arasında şunları sayabiliriz: “Anabasis’ten Atatürk’e Seyahatnamelerde Trabzon, Atatürk ve Trabzon, Doğu Karadeniz-Tarih-Kültür-İnsan, Pontus Meselesi, Türk Modernleşmesi Sürecinde Trabzon Halkevi, Osmanlı Hâkimiyetine Kadar Doğu Karadeniz’de Türkler, 18. Yüzyılda Trabzon’da Ticaret, Doğu Karadeniz Eşkıya ve Kabadayıları, Onsekizinci Yüzyılın İkinci Yarısında Trabzon, Doğu Karadeniz’de Bir Derebeyi Ailesi: Sarıalizadeler, Anılarda Trabzon 1–2, Yirminci Yüzyıl Başlarında Trabzon’da Yaşam...”

Söyleşide Trabzon Lisesi öğrencileri Kenan Sarıalioğlu’nu soru yağmuruna tutarak bir hayli terlettiler. O da sorulan sorulara içinden geldiği gibi doğal cevaplar verdi. Öğrenciler Sarıalioğlu’nun niçin şair olduğunu, ilham kaynaklarını, şiir ve felsefe ilişkisini, eserlerini hangi duygu atmosferi içerisinde yazdığını sordular. O da sorulara, doğallığını bozmadan kendince cevaplar verdi. Özetle şunları söyledi: “Yaşantımı önceden planlamak gibi bir alışkanlığım yoktur. İçimden geldiği gibi, hiçbir hesap kitap yapmadan yaşarım. Ben daha önce birkaç bölümde okudum, ayrıldım. Bunlar arasında İnşaat Mühendisliği de vardı. Fakat kişiliğim böyle disipline ve planlı yaşamayı kaldıramadığı için, bilginin kaynaklarına sorgulayarak gitmeyi tercih ettiğim için felsefeyi seçtim, onda karar kıldım. Şiirlerimin ilham kaynağı sadece yaşadıklarım değil, başkalarının hayatlarından gözlemler yaparak da yazdığım oluyor. Şiir imgelerden oluşur. Arka planı güçlü ve derin olan imgeler, şiiri güzelleştirir ve derinleştirir. Şiir şairin anlatmak istediğinden öte, okuyucunun anladığıdır.”

Trabzon Lisesi Felsefe Kulübü, Trabzonlu felsefeci ve şair Kenan Sarıalioğlu’yla öğrencileri buluşturarak gençlerin zihinlerindeki duygu yelpazesini genişletti। Belki bundan sonra bazıları Sarıalioğlu’nu örnek alarak şiir yazmaya başlayacaktır. Bu gibi sosyal etkinlikler sanat ve edebiyat sahasında yepyeni dönüşümlerin başlangıcı için vesile olabilir.

10 Aralık 2007 Pazartesi

Trabzon Lisesi'nin Başarılı Öğrencileri Ödüllendirildi…


Haber: M.Nihat MALKOÇ

Trabzon Lisesi gerek tarihî yönüyle, gerekse fizikî mekânının güzelliğiyle sadece Trabzon’un değil, Türkiye’nin de en seçkin liselerinden biridir. Burada okumak bir ayrıcalıktır. Bu güzide okul, Anadolu statüsüne dönüşmesiyle birlikte hedeflerini de çok büyütmüştür. Trabzon Lisesi’nde kaliteli ve etkin bir eğitim almak için her türlü imkân mevcuttur. Okul yönetimi ve öğretmenler öğrencilerin başarısı için gecesini gündüzüne katmaktadır. Okulda bilgiye ulaşmak ve öğrenmek için tabir caizse yok yoktur.
Lisede iki haftada bir bütün ara sınıflara yönelik olarak deneme sınavları yapılmaktadır। Bu sınavlarda başarılı olanlar Okul Müdürü Ömer Eyüboğlu tarafından ödüllendirilmektedir. Ödül, öğrencilerin gayretini ikiye katlamaktadır. Trabzon Lisesi’nde başarıyı fark etmek ve ödüllendirmek adeta bir gelenektir. Bu lisede başarı daima ödüllendirilmektedir. Bu çerçevede 07 Aralık 2007 Cuma günü öğrencilere çok sayıda ödül dağıtıldı. Ödül alan ve alamayan öğrenciler iyice yarış havasına girdi. Bu durumun rekabeti ve kaliteyi artıracağı kesindir. Trabzon Lisesi geleceğe emin adımlarla koşmaktadır.

Öğrencimiz Sedanur Yıldız İnsan Hakları Konulu Şiir Yazma Yarışmasında Trabzon İkincisi Oldu.







Haber: M.Nihat MALKOÇ

Trabzon İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından ilköğretim, lise ve dengi okullar arasında düzenlenen “İnsan Hakları” konulu resim, şiir ve kompozisyon yarışması sonuçları açıklandı. Yarışmanın lise kategorisinde Trabzon Lisesi 9/B sınıfı öğrencisi Sedanur Yıldız şiir dalında Trabzon ikincisi oldu. Öğrencimiz 75 YTL’ lik para ödülünü 10 Aralık 2007 günü Trabzon Valiliği Toplantı Salonunda valimiz Nuri OKUTAN’ın da katılımıyla düzenlenen İnsan Hakları toplantısında aldı. Öğrencimizi bu başarısından dolayı kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz.

6 Aralık 2007 Perşembe

Trabzon Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenlerinden Nihat Malkoç Kapadokya'da...

Trabzon Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenlerinden Nihat Malkoç Şiir Yarışmasında Kazandığı Türkiye İkinciliği Ödülünü Almak Üzere Gittiği Kapadokya’da Peribacalarının Önünde Görülüyor…

Trabzon Lisesi Matematik Öğretmenlerinden İlkay Asma ve Aynı Okulun Kimya Öğretmenlerinden Kemal Ergenç Erzurum’un Tarihî Yerlerini Gezerken…


Trabzon Lisesi Kimya Öğretmenlerinden Kemal Ergenç


5 Aralık 2007 Çarşamba

Trabzon Lisesi Öğrencileri Rus Halk Dansları Grubunun Gösterisini İlgiyle İzledi...

Posted by Picasa

Trabzon Valisi Nuri Okutan Rus Kuban Kazanlarının Trabzon Lisesi Konferans Salonundaki Programında Ödül Verirken....

Posted by Picasa

Trabzon Valisi Nuri Okutan Rus Halk Dansları Topluluğunun Gösterisi Öncesinde Trabzon Lisesi Konferans Salonunda Konuşurken...

Posted by Picasa

Trabzon Lisesi'nde Rusya Halk Dansları Şöleni





M.NİHAT MALKOÇ

Rusya’yla Türkiye, tarihî ilişkileri yüzyıllar ötesine uzanan iki büyük devlettir. Ruslarla ilişkilerimiz her dönemde üst düzeyde olmuştur. Bilindiği gibi devletlerarası ilişkilerde duygusallığa yer yoktur. Her devlet uluslararası ilişkilerde duyguyu değil, mantığı esas alır. Bu doğal bir yaklaşımdır. Mantık da her devletin kendi çıkarlarının ön planda olması gerektiğini söyler. Türkiye-Rusya ilişkilerine de bu pencereden bakmak gerekir.

Türkiye’yle Rusya arasında ekonomik, ticarî ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesi çerçevesinde yapılan anlaşmaların sayısı hiç de az değildir. Son yıllarda bu iki ülke arasındaki ticaret hacmi de geçmişe nazaran çok artmıştır. Bu yakınlık yeni ilişkileri ve dostlukları beraberinde getirmiştir. SSCB’nin dağılmasından sonra ortaya çıkan yeni görüntü, pek çok şeyin değiştiğini gösteriyordu. Nitekim öyle de olmuştur. Rusya, tarihî bir değişim ve dönüşüm neticesinde dünyaya yepyeni bir siyasî şekil vermiştir. Bu değişim neticesinde yeni devletler tarih sahnesine çıkmıştır. Türk Cumhuriyetleri bağımsızlıklarını ilan etmiştir.

Rusya’nın yeniden yapılanması çerçevesinde Türk-Rus ilişkilerinde Trabzon’umuzun konumu da apayrı bir önem kazanmıştır. Sınır kapıları karşılıklı olarak açılmış, insanlar gidip gelmeye başlamıştır. Öncelikle bavul ticareti yapılmıştır. Trabzon’da Rus Pazarı kurulmuş, Bağımsız Devletler Topluluğu’ndan getirilen mallar burada satışa sunulmuştur. Yine bu değişim sürecinde Rusya Trabzon’a ne kadar çok değer verdiğini göstererek bu şehre başkonsolosluk açmıştır. Bugün bu başkonsolosluk Türkiye ile Rusya arasında önemli bir köprü vazifesi görmektedir. Bu köprü; kültürü de, ticareti de, siyaseti de birbirine bağlamaktadır. Artık Türkiye ile Rusya arasındaki önyargılar en az düzeye inmiştir.

Trabzon’da bunu gösteren gelişmeler yaşanıyor. Rusya Federasyonu Trabzon Başkonsolosluğu’nun ve Trabzon Valiliği’nin Türkiye’de Rusya Kültür Yılı nedeniyle ortaklaşa düzenledikleri “Krasnodar-Trabzon Arasındaki Kültürel İlişkilerin Geliştirilmesi” etkinlikleri Trabzon’da başladı. İlk gün etkinlikleri çerçevesinde Kuban Kazakları Şarkı ve Oyun Çocuk Topluluğu Trabzon Lisesi’ne geldi. Rus dansçılar okul girişinde kalabalık bir öğrenci ve öğretmen topluluğu tarafından çiçeklerle karşılandı. Öğle yemeğini okulda yiyen topluluk elemanları, gördükleri büyük sevgi ve ilgi karşısında şaşkınlıklarını gizleyemediler.

Türk-Rus dostluğu çerçevesinde 05 Aralık Çarşamba günü Trabzon Lisesi Mehmet Ali Yılmaz Konferans Salonu’nda Trabzon Valisi Nuri Okutan’ın da katıldığı, Rusya’dan gelen halk dansları topluluklarının renklendirdiği güzel bir eğlence programı düzenlendi. Programın sunuculuğunu Trabzon Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Eyüp Köse yaptı. Trabzon Lisesi öğrencilerinin salonu tıka basa doldurduğu program, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’yla başladı. Daha sonra Rusya Federasyonu Marşı ile Kuban Eyalet Marşı okundu. Rusya yetkililerinin yaptığı konuşmanın ardından Trabzon Valisi Nuri Okutan, Rus misafirlere kısa bir hoş geldiniz konuşması yaptı. Onları Trabzon’da görmekten duyduğu sevinci dile getirdi.

Kalabalık bir basın grubunun da takip ettiği program, Trabzon Fatih İlköğretim Okulu Folklor ekibinin ayakta alkışlanan yöresel oyunuyla başladı. Minik öğrenciler hünerlerini gösterdiler. Ardından salonu ağzına kadar dolduran seyirciler “Kuban Kazakları Şarkı ve Oyun Çocuk Topluluğu”nun güzel bir gösterisini seyretti. Rus kültür adamları Trabzon Valisi Nuri Oktan’a çeşitli yöresel hediyeler sundular. Tuz ve ekmek verdiler. Trabzon Valisi Okutan da onlara bir buket çiçekle karşılık verdi. Çok güzel ve eğlenceli dakikalar yaşandı.

Kin ve nefret politikalarına inat; sevgi ve hoşgörü kültürünün barış ve dostluğun çok önemli bir aracı olabileceği tüm çıplaklığıyla bir kez daha görüldü। Barış sermayesini hoyratça harcayanların yanlış bir yolda olduğu bir defa daha ortaya çıktı. Bu karşılıklı sevgi ve hoşgörü gösterileri, halkların yüreklerinde besleyip büyüttükleri sevgilerinin bütün meseleleri aşacak kudrette olduğunu gösterdi. Rusya’nın Trabzon Başkonsolosluğunun gayretleriyle gerçekleştirilen dostluk ve sanat günleri birkaç gün daha devam edecek.