22 Aralık 2007 Cumartesi

Efsaneleşen Matematik Öğretmeni Veysel İpek İle Eğitim ve Öğretmenlik Üzerine Röportaj…



Efsaneleşen Matematik Öğretmeni Veysel İpek İle Eğitim ve Öğretmenlik Üzerine Röportaj…

¨ Eğitim ve öğretiminizi hangi lisede tamamladanız?
Bizim zamanımızda öğretmen liseleri vardı. O zamanın en önemli okulu öğretmen liseleriydi. Ben de eğitim ve öğretimimi bu liselerde tamamlamak istedim. Kazanarak, yatılı olarak Balıkesir’e Necati Bey Öğretmen Lisesi’ne gittim. Eğitimimi orada başarıyla tamamladım sonra üniversite için buraya, Trabzon’a geri döndüm. Üniversite’de lisansımı burada yaptım.

¨ Küçük yaşta hangi mesleği seçmek istiyordunuz? Niçin?

Küçük yaşta öğretmenlik mesleğine özeniyordum çünkü o zamanlar öğretmenlik çok önemli bir meslekti. Öğretmenlik, tüm mesleklerin anası sayılırdı. O zamanlar ordu kadar milli eğitime de çok önem veriliyordu. Öğretmene saygı ve sevgi çok büyük derecede mevcuttu. İnsanlar öğretmenlere karşı çok saygılılardı. Hatta her meslek öğretmenliğe bağlıydı. Öğretmenlik ve öğretmen olmadan hiçbir meslek düşünülemezdi. Bunu daha iyi anlaman için sana geçmişten şu örnekleri vereyim: Mustafa Kemal, Behçet Bey’e diyor ki: “Beni ve kişiliğimi anlatan bir şiir yaz. Bunun üzerine Behçet Bey’de uzun bir uğraştan sonra bir şiir yazar ve getirir. Mustafa Kemal şiiri okur ve ‘‘Beğenmedim Behçet, der. Benim asıl kişiliğim öğretmenliktir. Bu şiirde benim öğretmenliğimden hiç bahsetmemişsin .’’ Bir başka örnek de şudur: Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethetmiş. İstanbul’a gelirken halk ellerinde çiçeklerle Fatih Sultan Mehmet’i beklemekteymiş. Halk Fatih Sultan Mehmet’in hocasını görünce Fatih Sultan Mehmet sanıp çiçekleri ona doğru uzatmışlar. Bunun üzerine hocası ‘‘Ben Fatih Sultan Mehmet değilim, çiçekleri bana değil ona sununuz’’ der. Bu sefer halk çiçekleri Fatih Sultan Mehmet’e uzatır. Fatih Sultan Mehmet kendisine çevrilen çiçeklere bakıp ‘‘Evet ben Fatih Sultan Mehmet ‘im ama benim hocam odur. Çiçekleri lütfen bana değil ona uzatınız’’ der. İşte bu örneklerden yola çıkarak öğretmenliğin önemini umarım anlatmışımdır.

¨ Peki aileniz hangi mesleği seçmenizi istiyordu?

Rahmetli babam da benim öğretmen olmamı istiyordu. Çünkü o da o zamanlar öğretmenliğe ne kadar önem verildiğini biliyor benim de bir öğretmen olmamı istiyordu. Şimdiki gençlik bunun pek farkında değil, fakat öğretmenlik çok kutsal bir meslek. Ben çocuklarıma hep ‘öğretmen olabilirsiniz’ diye tekliflerde bulundum fakat onlar bana ‘‘Baba sen öğretmenlik mesleğini yaparken çok zorluklara katlandın. Bizi affet ama biz senin gibi bu zorluklara katlanamayacağımızdan bu mesleği seçemeyiz’’ dediler. Öğretmenlik mesleği evet zor bir meslek ama dünyadaki en kutsal meslektir. Hatta ben bu mesleği sana da öneriyorum sevgili kızım. Sen neden öğretmen olmayasın ki?

¨ Lise yıllarında matematiğiniz nasıldı?

Matematik dersinde oldukça başarılıydım. Her şeyden önemlisi de matematik dersini seviyordum ve derse karşı oldukça ilgiliydim. Hatta arkadaşlarıma hep yardımcı olur, teneffüs aralarında onlarla matematik çalışırdım. Onlara bir öğretmenden daha fazla yararlı olurdum, çünkü bir arkadaş bir konuyu anlatırken öğretmenden daha sıcak anlatır. Bireysel olarak ilgilenebilir. Aslında onlarla matematik çalışmam benim için de çok faydalı olurdu, çünkü onlara anlattıkça bilgilerim pekişir konuyu daha da iyi anlamış olurum.


¨ Matematik öğretmeni olmanızın en önemli nedeni nedir?

Öğretmenliği çok sevmem matematik öğretmeni olmamım nedeni. Çünkü öğretmenliği sevmek insanı, ulusu, bayrağı, cumhuriyeti sevmek demektir. En çok da matematik dersinde başarılı olduğum için matematik öğretmeni olmaya karar verdim.

¨ Öğrenci ve öğretmenlik yıllarında matematik dersine dair unutamadığınız bir anınızı benimle paylaşır mısınız?

Tabii ki çok anım var ama en güzelini seçmeye çalışıyorum. Öğrenciyken; hocalarım
matematik dersim çok iyi olduğu için resmi evrakları bakanlığa benimle göndermişlerdi. Bakanlıktakiler buna çok şaşırmışlardı. “Bunlar çok önemli evraklar bunları seninle nasıl yollayabildiler” demişlerdi. Tabiî ki öğretmenlerimin bana bu kadar güvenmeleri beni çok mutlu etmişti. Öğretmenken; bir sene Trabzon Lisesi’nde öğrencileri matematik dersinden geçirmek için sınav yapıyorduk. Bu çocuklar 3–4 hatta 6 senedir bu sınavı geçemeyen çocuklardı. Arkadaşlarım bana “Kolay bir sınav yap da hepsi geçebilsin” demişlerdi. Ben de çok kolay bir sınav hazırladım ve öğrencileri sınav yaptım. Baktım ki hiçbir soruyu cevaplayamıyorlar. Ee ne yapacağız? O çocukları bir şekilde bu sınavdan geçirmem gerekiyordu. Ben de başladım cevapları seslice söylemeye, onlar da bir yandan yazıyorlar tabii. Sonra bir baktım ki söylediğim matematiksel terimlerin çoğunu yazı ile yazmışlar. Baktım ki baş edemiyorum başladım soruların cevaplarını tahtaya yazmaya ve de dedim ki bunları aynen kâğıda yazın. O zamanlar yetkili olan müdür geldi ve benim bu yaptığımı gördü. Bana “Ne yapıyorsun?” diye sordu. Ben de yaptığımı gerekçesiyle açıkladım. Hiçbir şey söylemeden gitti. Benim yaptığım suçtu ama o hiçbir şey yapmadı.

¨ Trabzon Lisesi’nden başka hangi liselerde görev yaptınız?

Samsun Terme Lisesi’nde idareci olarak görev yaptım ama çok az, sadece bir yıl kadar, sonra hemen Trabzon Lisesi’ne döndüm.

¨ Trabzon Lisesi öğrencilerinin matematik dersine bakışları nasıldı?

Hepsi çok zekiydiler. Onların karşısında hata yapmak mümkün değildi. Çünkü yaptığım hatayı hepsi fark edebilecek zekâya sahiptiler. Matematik dersini de ayrıca seviyorlardı. Aslında benim onlara öğrettiğim kadar onlar da bana birtakım şeyler öğrettiler. Hepsi saygılı çocuklardı. Şimdi oldukça yüksek ve güzel mesleklere sahipler ama bana karşı saygılarını hiç yitirmediler.

¨ Trabzon Lisesi’nde okumanın ayrıcalıları sizce nelerdir?

Trabzon Lisesi öyle bir lise ki burada öğrenci olup gidersiniz ama tekrar öğretmen olup geri dönersiniz. Burası tarihî bir lisedir. Öz geçmişi, belli bir kültürü ile vazgeçilmez bir okul. Ayrıca burası bir fakülteyi meydana getirmesiyle de çok önemli bir okuldur. Biliyorsunuz ki bu okul savaş dönemince hiçbir öğrenci mezun edememiştir. Ayrıca Trabzon Lisesi insanda bağımlılık yapıyor. Bakınız ben hâlâ gidip geliyorum buraya. Tabii bu lisenin öğrencileri de kendisi gibi mükemmel olmalı ki zaten öyle…
¨ Matematik dersini öğrencilerinize sevdirmek için neler yapardınız?

Bunu sana Horosaman’ın şu sözleriyle açıklayayım: “Dersi öğrenciye sevdirmeyen bir öğretmen soğuk demiri dövüyor demektir.” Öğretmen sevgiyle çocuğa yaklaşacak dersi sevip, sevdirecek. Sınıfta dengeyi zayıf öğrenciye göre ayarlayacak. Böylece zayıf öğrencinin güvenini yerine getirecek ve moralini hep ayakta tutacak. Ayrıca sınavlarda her öğrencinin yapabileceği şekilde sorular soracak. Öğretmen bir arkadaş gibi çocuklara yaklaşacak. Sadece öğretmen değil, çocuklar da plan hazırlayıp ona uyacak. Tabii veliler de çocuklarına sahip çıkacak, onlara güvenecek. Her şeyi ile ilgilenecek. Sabahları çocuğundan erken kalkıp kahvaltısını hazırlayacak ve onu okula yollayacak. Gitmeden önce yanağına bir buse kondurup ona sevgisini gösterecek.

¨ Öğrencilerinizden hiç eleştiri aldınız mı?

Çok aldım tabii. Hatta bunları öğrenmek için onlara kâğıt kalem çıkarttırıp adlarını yazdırmadan benim hakkımdaki düşüncelerini yazdırırdım. Sonra onları toplar, eve gidince okurdum. Fakat içinde yazılanlara hiçbir zaman alınmazdım. Onların isteklerini güzelce kavrar, sonra da kendimi onların isteklerine gör değiştirirdim. Ama bu yöntem gerçekten de iyi olurdu. Bu sayede öğrencilerimle daha yakın olurdum. Öğretmen ya da başka bir şey olsun her insanın hataları vardır. Bunları görmek lazım.

¨ Günümüz çocukları sizce niçin matematik dersinden korkuyor?

Daha küçük yaştan beri çocuklar matematikten soğutulur. Büyükler hep çocuğun zekiliğini anlamak için matematik soruları sorar. Çocuklar kendilerini bunun sonucu olarak baskı altında hisseder ve sürekli matematikten korkar. Çocuğun zekiliğini matematik sorusu ile anlayamazsınız. Ben gözlerinden anlarım bir çocuğun zekiliğini. Öğretmen de bu konuda önemli tabii. Arkadaş gibi yaklaşacak çocuğa, ürkütmeyecek. İyi bir matematik öğretmeni çocuğa matematik dersini sevdirmeyi bilecek. Çünkü matematik evet zordur ama bir onu yapmayı başarırsanız bir daha bırakamayacağınız bir derstir. Çok zevklidir aslında. İşte bu yüzden de büyüklerimiz ve öğretmenlerimiz matematiğin zevkli tarafını öğrencilere göstermelidirler. Aksi takdirde çocuklarımız kendine güvenmeyen bireyler haline gelirler

¨ Matematik dersinde başarılı olmanın sırrı nedir?

Her şeyden önce öğrenci bir günlük çalışma planı yapacak ve her gün ona uyacak. Yarın matematik dersi olsun ya da olmasın matematik dersine çalışmak için belirli bir zaman ayıracak. Okulda ve kursta işledikleri matematik dersini evde mutlaka gözden geçirecek ve tekrar edecek. Öğrencinin çalışma yeri(odası) sakin ve sessiz olacak. Odada öğrencinin dikkatini dağıtacak herhangi bir eşya bulunmayacak. Odasında caddeye bakan pencere çalışma masasının önünde olmayacak. Çünkü masası caddeye bakarsa öğrencinin dikkati dağılır. Ayrıca çocuğun odasında bir kütüphane mutlaka olacak. Öğrenci nasıl rahat ediyorsa öyle ders çalışmalı. Önemli olan öğrencinin dikkatinin dağılmaması. Bazı öğrenciler müzik dinlerken daha iyi ders çalıştıklarını iddia ederler. Fakat onlar anlamazlar ama dikkatleri böylece hep müziktedir. Hatta bazen yazı yazarken defterlerine şarkı sözlerini yazdıkları bile olur. Bu yüzden ders çalışırken en ideal ortam sesiz ve sakin bir odadır.

¨ Sizce insanlar başarılı oldukları mesleği mi seçmeliler, yoksa sevdikleri mesleği başarabilmek için mi uğraşmalılar?

Bence insanlar sevdikleri meslekte uzmanlaşmalılar. Çünkü sevilmeyen meslek başarısızlık getirir. İnsan o mesleği yaptığı için hep mutsuz olur. İnsanların mesleklerinde başarılı olmaları mutluluklarına bağlıdır. İşini seven bir insan her sabah neşe ile uyanır. İşine mutlulukla gider ve etrafına hep pozitif ışık saçar. Ama işini sevmeyen insan sabahları uykusundan kötü bir kâbus görmüş gibi bin bir çileyle uyanır, her zaman somurtur. İnsanın sevdiği iş belki zordur ama o zorluğu aşmak bile ona mutluluk verir.

¨ Bir zamanlar öğretmeni olduğunuz öğrencileriniz şimdi bu okulda müdür ya da öğretmen olarak görev yapmaktadırlar. Bu sizin için nasıl bir duygu?

Öncelikle kızım, öğretmen öğrencisini kıskanmaz daima onun başarılı olmasından onur ve gurur duyar. Öğretmen yetiştirdiği neslin kendisi ile üstünlüğünü kabullenmezse kendisi çağ dışı kalmış demektir. Mutluyum çünkü onların başarılarıyla hep övünüyorum. Onlar sahip oldukları her şeyi fazlasıyla hak ediyorlar.

¨ Unutulmamak, hâlâ burada olup yeni öğrencilerden biri ile röportaj yapmak siz de ne gibi duygular uyandırıyor?

Unutulmamak, sürekli yılmadan, usanmadan, bıkmadan çalışmak; okulu, öğrencileri sevmek öğretmenin kendisini sevmesidir. Bu yetenekli genç çocuklar yuvadan uçtuktan sonra bir güneş gibi parlayacak, ışık saçacaktır. Öğretmenler bir kandile benzer yavrucuğum; kendisi yanar ama etrafına ışık saçar, tükenir gider.

¨ Her şey için teşekkürler. Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Kızım ben öğrencilere bu röportaj ile mesaj vermek istiyorum. Başarılı olmak, başarısız olmak öğrencinin elindedir. Her ikisinin de anahtarı kişinin kendisidir. Çok çalışınız, Atatürk’ün emrini yerine getiriniz. Atatürk de çok çalışmanızı istiyor zaten. Çok çalışıp bilgi çağını yakalayınız yavrularım…

Röportaj: Havva Uzun(Trabzon Lisesi/Anadolu Öğrencisi)

Röportaj Koordinatör Öğretmeni: M.Nihat MALKOÇ

Hiç yorum yok: